HHekim Aktif üye
Kayıt: 11 Şub 2009 Mesajlar: 74
|
Tarih: Pzr Mar 22, 2009 10:31 pm Mesaj konusu: RENKLERİN SU ÜSTÜNDE RAKSI |
|
|
RENKLERİN SU ÜSTÜNDE RAKSI
Ön hazırlıklar bitirildikten sonra iş ebru yapımına gelmiştir. İşte bunu seyretmek insanı değişik alemlere götüren apayrı bir zevktir. Bu zevki tatmak istiyorsanız eğer, Sultan II. Mustafa'nın sanata hürmetinin ifadesi olarak, büyük hat üstadı Hafız Osman'ın önünde diz çöküp hokka tuttuğu gibi sizin de vakit ayırıp bir ebrizenin dizinin dibine çökmeniz lazım gelecek. Ama değecek doğrusu; gördükleriniz karşısında kendinizden geçeceksiniz. Ustamız besmeleyle taburesine oturup boya kaplarının içindeki binbir hatıra yüklü at kılından fırçalara uzandığında, zaman kavramını yitireceksiniz. Çünkü ustamız, teknenin üzerinde fırçaya her dokunduğunda su üzerinde renklerin raksının büyüleyici görüntüleriyle kendinizden geçeceksiniz. Bu öyle hızlı cereyan eden bir faaliyettir ki, latifeleri hüşyar her insanı zevkten zevke sürükler.
Evet ustamız bir ebru kağıdı elde etmek için tekneye koyduğu kitreli suyun üzerine, içine öd ilave edilmiş boyaları her tarafa dengeli bir şekilde serpmeye başlayınca renkler suyun sathında bulut kümeleri gibi yayılır. Her atılan renk, ihtiva ettiği öd kesafetine göre daha evvel atılanları itip sıkıştırarak kendine bir yer açarak ebuyu tamamlar. Bu tarzdaki ebruya üstadları tarz-ı kadim "battal ebrusu" adı vermişlerdir.
Bu ebru türünde, ebru sanatkarının boyaları hassas bir şekilde ölçülü serpmek dışında tekneye müdahalesi mümkün değildir. Boya fırçadan damladığı andan itibaren artık ustasının kontrolünden çıkmıştır. Hedef tam olarak belirlenip damla uygun yere konmuşsa dağılım neticesinde istenilen en başarılı motif ortaya çıkacaktır.
Batının soyut resmine benzetilen ebru ile soyut resim arasındaki fark; soyut resimde, ressam yanlış bir fırça darbesini düzeltme imkanına sahiptir. Oysa ebru ustasının böyle bir imkanı yoktur. Onun için her bir ebru tektir ve ikinci bir aynını yapmak mümkün değildir. Bu sebeple ebruculuk, külli ve cüz'i iradenin izahı için arif kişilerce müşahhas bir vakıa olarak kabul edilmiş; boyaları serpmek cüz'i iradeye, tekne sathında ortaya çıkacak olan önceden meçhul görüntü de külli iradeye benzetilmiştir.
Bu tarz-ı kadimden başka, maharetin sabırla izdivacı neticesi yeni yeni ebru çeşitleri geliştirilmiştir. Bunların başlıcaları; gelgit ebrusu, taraklı ebru, şal ebru, bülbülyuvası ebru, somaki ebru, hafif ebru, kumlu ebru, koltuk ebrusu gibi...
Ayrıca son dönemde Ayasofya Camii hatibi Mehmet Efendi’nin bulduğu ve onun adını alan Hatip ebrusu, yine büyük ebru üstadlarından Hazerfen Necmeddin Okyay Hoca tarafından bulunan ve talebesi Mustafa Düzgünman tarafından da inkişaf ettirilen çiçekli (lale, menekşe, karanfil, sümbül, gelincik, goncagül ve papatya) ebrular da nesilden nesile çıraklarının eliyle günümüze kadar gelip hatlarımızm kenarlarından kitaplarımıza kadar pek çok şeyi süslemeye devam etmiştir.
Yagmur dergisi- Haziran 1999 _________________ Gül kurusu mecnûn akşamlar... |
|