Güldali Forum Ana Sayfa Güldali
Ebru; Renk ve Işığın Sudaki Dansı
 
 SSSSSS   AramaArama   Üye ListesiÜye Listesi   Kullanıcı GruplarıKullanıcı Grupları   KayıtKayıt 
 ProfilProfil   Özel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapınÖzel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapın   GirişGiriş 

LâLe'nin Hazin Öyküsü

 
Yeni başlık gönder   Başlığa cevap gönder    Güldali Forum Ana Sayfa -> İçimizden Geldigi Gibi
Önceki başlık :: Sonraki başlık  
Yazar Mesaj
HHekim
Aktif üye
Aktif üye


Kayıt: 11 Şub 2009
Mesajlar: 74

MesajTarih: Çrş Mar 18, 2009 11:10 pm    Mesaj konusu: LâLe'nin Hazin Öyküsü Alıntıyla Cevap Gönder

Lale, resmi tarihin hışmına uğrayan güzelim çiçek. Adını pek de iyi anılmayan bir devire verdiğinden adeta gözden düştü, güzelliği görmezden gelindi.

Halbuki lale, sadece Osmanlı’nın gerileme devrinde öne çıkan bir çiçek değil; bütün bir Osmanlı tarihinin hatta Selçuklu’nun estetik mührüydü. Bugün sadece bahçe çiçekçilerinin tarhlarını ve bulvarların kaldırımlarını süslüyor. “Laleler Ülkesi” diye anılan ülke biz değiliz artık, Hollanda... Oysa lale ülkesi bizdik, oralara bizden gitmişti. Lalenin hikayesi Osmanlı’nın hikayesine ne kadar benzer. Öncesi ihtişam, sonrası unutulmak!

Lale, İslâm medeniyetinin adeta sembolü. Mermere, ahşaba, kagıda,çiniye ve kaftana işlenen güzellik ve zerafet. “Nedir laleyi böylesine has kılan?” diye sorarsanız, şöyle cevap veriyor işin erbabı: Lale, ‘lâm’, ‘elif’ ve ‘he’ harfleriyle yazılır. Yani varlığının güzelliğini âlemin her yanında tecelli ettirmiş Allah’ın adıyla aynı harflerle. Hilal kelimesi de böyle. Bu sebeple yerde lale, gökte hilal O’nun “cemal” tecellisinin birer sembolü olarak sevilmiş, her yere türlü şekillerde nakşedilmiş.

Lale devrinin şairlerinden Remzi Efendi laleye duyulan sevginin ezeli olduğunu şu dizelerle anlatır: “Laleye pîr-i sabâdan bu nefes şimdi değil / Ezelîdir bu hevâ vü heves şimdi değil.”
Yani “Laleye saba rüzgârının ettiği nefes yeni değildir. Laleye duyulan bu arzu ve heves ezeldendir.”

Lalenin hazin sonunu ise hiç kimse Üstad Ahmet Hamdi Tanpınar kadar içli anlatamadı. Kendi döneminde bile artık lale kültüründen ne kadar uzaklaşıldığını bir makalesinde Üstad şu şekilde dile getiriyor: “Lalenin zevkteki yeri kayboldu. O artık hiçbir şeyin sembolü değildir. Ne şair onun renginde sevgilisinin yanağının rengini hatırlıyor, ne nakkaş çiniye, mermere, yahut parmaklığın iyi dövülmüş madenden dantelasına onun birlik işaretini, bir ‘lam elif’in bükülüşü ile Allah’tan gayrı her mevcudun varlığını ortadan kaldıran sessiz belagatini geçirmeye çalışıyor; ne de yazı ustası, eski lam’ların kavsinden onun şeffaf fanusunu tutuşturuyor. Lale şimdi zevk dediğimiz terkibin dışında, arkasından tanrısı çekilmiş herhangi bir şekil gibi sadece bir çiçek olarak mevcuttur…”

Tanpınar, bunun bir medeniyetin artık hatıralarda kalmasından kaynaklandığını vurguluyor ve devamında, “Üslup bir kültüre ve medeniyete aittir. Lale bir üslup motifi idi...” diyor.
_________________

_________________
Gül kurusu mecnûn akşamlar...
Başa dön
Kullanıcının profilini görüntüle Özel mesaj gönder
Önceki mesajları göster:   
Yeni başlık gönder   Başlığa cevap gönder    Güldali Forum Ana Sayfa -> İçimizden Geldigi Gibi Tüm zamanlar GMT +2 Saat
1. sayfa (Toplam 1 sayfa)

 
Geçiş Yap:  
Bu forumda yeni başlıklar açamazsınız
Bu forumdaki başlıklara cevap veremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz
Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz
Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız


Powered by phpBB © phpBB Group. Hosted by phpBB.BizHat.com

Free Web Hosting | File Hosting | Photo Gallery | Matrimonial


Powered by PhpBB.BizHat.com, setup your forum now!
For Support, visit Forums.BizHat.com